Zaman değişti, evde koca bekleyen, seksle kocası
sayesinde tanışan kadınların dönemi bizden çok gerilerde kaldı. Artık kadınlar
hayatın her alanında erkek gibi yaşıyorlar. Erkekler kadar başarılılar,
erkekler kadar çok para kazanıyorlar, erkekler kadar ne istediklerini
biliyorlar. O zaman neden konu sekse gelince her istedikleri erkeği elde
edemesinler?
“Hiçbir erkek bir kadının
aldatıcılığıyla başa çıkacak güce sahip değildir.” diyor
Navarre’li Marguarite. Biz
de birbirinden farklı özellikleriyle erkeklerin başını döndüren 4 kadını sizin
için seçtik ve “Baştan Çıkarma Sanatı” kitabının yazarı Robert Greene’in
tavsiyeleri doğrultusunda size dilediğiniz erkeği baştan çıkarmak ve yatağa
atmak için aldatıcılığınızı nasıl kullanacağınıza dair bir rehber hazırladık.
İÇİNİZDE GİZLİ MARILYN MONROE’YU ORTAYA ÇIKARIN!
Marilyn Monroe ilk gençlik
yıllarından itibaren erkeklerin üzerindeki gücünü keşfetmeye başlamıştı.
“Onların beni öpmek, bana sarılmak istemesinin suçu bendeymiş. Bazıları, onlara
tutku dolu gözlerle baktığımı söyledi. Bazıları ise sesimin kendilerini baştan
çıkardığını söyledi. Bir kısmı ise onları yere yatıran titreşimler yaydığımı
iddia etti.” günlüğüne yazdığı erkeklerle ilgili itiraflardan sadece biriydi.
- Hem arzulu bir kadın
hem de masum bir kız çocuğu olun.
Marilyn Monroe’nun sanki benliğinin bir bölümü cinsellik çığlıkları atarken
geri kalanı bunun farkında değilmiş gibi saf ve utangaçtı ve bu çelişki tüm
erkeklerin başını döndürüyordu. Unutmayın, bir kadının hem korunmaya muhtaç hem
de cinsel açıdan heyecan verici görünmesi erkeklerin en büyük fantezisidir.
- Sesinizi Marilyn Monroe
gibi kullanın. Marilyn Monroe ses
tonunu küçük bir kız ile vamp bir kadın seslerinin karışımına kadar
alçaltıyordu. Siz de sesinizin kontrolünü ele alın ve yüksek sesle konuşmayı
bir kenara bırakın.
- Hareketlerinizi şehvet
yönlendirsin. Marilyn Monroe her
oynadığı sahnede seksi düşünüyormuş, şehvetin pençesine kapılmış gibi cinsel
titreşimler yayıyordu. Sevilmek ve arzulanmak isteği davranışlarınıza ayrı bir
çekicilik katar, ama bu etkiyi yaratırken masumiyeti de ön planda tutun.
TANRIÇA AFRODİT OLABİLİRSİNİZ!

- Tehlikeyi çağrıştırın. Günümüz dünyası erkekler için daha az macera
içeriyor. O yüzden erkeklere genlerinde ihtiyaç duydukları tehlikeyi sunun.
Dengesiz olun, açık olmayın. Bu hem onları heyecanlandıracak hem de içinizi
okuyup zayıf yönlerinizi görmelerini engelleyecektir.
- Güvendiğiniz fiziksel
özelliklerinizi kullanın. Her kadın
fiziksel özelliklerini ön plana çıkaracak kadar kadınsı ve özgüvenli değildir.
Giysileriniz cinsellik çığlıkları atmasın, ama vücudunuzun güvendiğiniz ve
karşınızdakinin hayal gücünü harekete geçirecek bir bölümünü sergileyin.
- Afrodit gibi
gözlerinizle konuşun. İşin anahtarı
bakışların kısa ve delici olması ve ardından başka yöne çevrilmesidir.
Gözleriniz arzunuzu anlatırken yüz ifadeniz sakin olmalı. Gülümsemeyin,
gülümsemek yarattığınız etkiyi yok eder.
CLEOPATRA GİBİ HER KARŞINIZA ÇIKANI DİZE GETİRİN!
Romalı yazar Dio Cassius
“Cleopatra kişiliği ve konuşmasıyla en soğuk ve en kararlı düşmanını bile baştan çıkarabilirdi. Sezar da onu
gördüğü ve sesini duyduğu anda büyülenmişti.” diyor.
- Ondan üstün olduğunuzu
düşündürün. Cleopatra Sezar’la
sohbetlerinde soyundan geldiğini iddia ettiği Büyük İskender’den söz ederdi. Bu
da Sezar’ın kendini daha aşağıda hissetmesine ve erkekliğini kanıtlama
konusunda hırslanmasına neden olurdu. Siz de onun kendini eksik hissetmesine
yol açacak konuları açın.
- Yaşamının aslında ne
kadar sıkıcı olduğunu ona gösterin. Cleopatra
Marcus Antonius’u tavlamak için ise onu Mısır’da ziyafetlerle karşıladı, türlü
eğlenceler sundu ve Mısır yaşamının Roma yaşamından en azından eğlence
konusunda daha üstün olduğunu ona sergiledi. Siz de değişimi, rutinin dışına
çıkılmasını temsil edin. Ona yaşamının sıkıcı ve ilginç olmadığını düşündürün.
JOSEPHINE GİBİ BİR NAPELEON FETHEDEBİLİRSİNİZ!
Napeleon, karısı Josephine’i
o kadar çok seviyordu ki İtalya’da savaştayken ona pek de sık mektup yazmayan
Josephine’in yanına dönebilmek için savaşı erken bitirmeyi bile göze almıştı.
Napeleon adeta Josephine için yaşıyordu.
- Kolay teslim olmayın. Josephine önce bakışları ve davranışlarıyla
Napeleon’u kendine çekti, istediği etkiyi yaratınca da kendini geri
çekerek Napeleon’un peşinden
gelmesini sağladı. Siz de kontrolü ona vermeyin, ilgisini yitireceğinden
korkarak ipleri ona kaptırmayın.
- Kıskançlık yaratın. Josephine’in bir aşığı olduğu dedikoduları Napeleon’u
Josephine konusunda daha da hırslandırıyordu. Siz de üçüncü kişilere ilgi
gösterin, kurbanınıza belki de onunla sandığı kadar ilgilenmediğiniz sinyalini
gönderin.
- Aklınızdan neler
geçtiğini belli etmeyin. Josephine
Napeleon’a gözünü çok önceden dikmişti. Ama neyin peşinde olduğunu hiç
hissettirmedi. Siz de dolaylı yaklaşın, tehdit edici görünmeyin, bırakın siz ağlarınızı
ustalıkla örerken o sizi tavladığını sansın.
0 yorum:
Yorum Gönder